Dr.Ahmet Payaslı

İnfertilite

  • İnfertilite; aynı partnerle, korunma olmadan, düzenli vajinal seksüel ilişkiye rağmen 12 ay boyunca gebelik elde edilememesidir. Evli çiftlerin yaklaşık %15’i bu sorun ile karşılaşmaktadır. İnfertilite, kadın veya erkek kaynaklı olabilmektedir. Erkeğe bağlı sebepler %30-40, kadına bağlı sebepler % 40-50, her ikisine bağlı sebepler %20 oranındadır. Ancak çiftlerin %10-15’inde hiçbir neden bulunamamaktadır. Bu son gruba ‘açıklanamayan infertilite’ adı verilmektedir. Çocuk arzulayan genç çiftlerde, 1 yılın sonunda çiftler değerlendirmeye alınarak gerekli tetkiklere başlanır. Ancak kadının yaşı 35’ten fazla ise, rahim, tüpler ve yumurtalıklara ait daha önce geçirilmiş hastalık, ameliyat vb varsa,bilinen sperm anormalliği, erkekte üreme organlarına ait sorunlar yaşanmışsa 12 ay beklenmeden tetkiklere başlanmalıdır.

  • Fallop Tüplerine Ait Nedenler Kadına bağlı infertilite nedenlerinin önemli bir bölümünü tüplerde olan problemler oluşturmaktadır.Tüpler(tubalar), rahim ile yumurtalıklar arasında bulunan ince kanallardır. Sperm rahimden geçerek tüplere gelir ve yumurtalıktan atılan yumurtayı tüplerde döller. Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması, fonksiyonunun bozuk olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek kısırlığa sebep olur. Yumurtlama Problemleri Kadında en sık görülen kısırlık nedenlerinden biri yumurtlama ile ilgili sorunlardır.Düzensiz veya anormal yumurtlama, kısırlığı oluşturan nedenlerin yaklaşık %5-25'ini oluşturur. Normal koşullarda, her ay yumurtalıklardaki olgunlaşmamış yumurtalardan bir tanesi gelişip büyüyerek çatlar ve yumurtlama (ovulasyon) meydana gelir. Anovulasyon yumurtlamanın olmamasıdır. Adet düzensizlikleri ve infertilitenin en önemli nedeni anovulasyondur. Adet görüldüğü halde ovulasyon olmayabilir. Bir kadında ovulasyonun olmadığı aşağıdaki testlerle belirlenebilir: USG ile ovulasyon takibi Serumda progesteron hormon düzeyinin incelenmesi (adetin 19., 21. ve 23. günlerinde) Bazal vücut ısısının incelenmesi Servikal Pap-smear Serviks mukusunda ipliklenme testi Rahim ağzı problemleri Rahim ağzından salgılanan ve yumurtlama dönemlerinde artan mukus spermlerin rahime geçişini kolaylaştırır. Rahim ağzındaki salgı (mukus)ya ait bozukluklar, yapısal bozukluklar, polip vb tümörler, geçirilmiş cerrahi girişimler infertiliteye neden olabilmektedir.En basit tedavi yöntemi ,özel hazırlama teknikleri ile elde edilen hızlı, hareketli spermlerin rahim içine enjekte edildiği inseminasyon (aşılama) işlemidir. Üç veya daha fazla inseminasyon ile gebelik oluşmaz ise tüp bebek veya mikroenjeksiyon gibi daha ileri tedavi yöntemlerine geçilebilir. Rahim Kaynaklı Problemler Rahim içinde doğuştan perde olması, myom/polip vb oluşumlar, geçirilmiş kürtaj ve ameliyatlar veya enfeksiyonlar ile bunlara bağlı yapışıklıklar embriyonun (döllenmiş yumurta) rahim içine yerleşmesine ve gelişimine engel olarak kısırlığa neden olabilir.Histerosalpingografi (ilaçlı rahim filmi), rahim içi ve tüplerin durumunu gösteren en önemli tetkiktir. Pelvik yapışıklıklar Yumurtalık, tüpler ve rahim etrafında meydana gelen fibrotik doku ve skar dokuları pelvik yapışıklıklar olarak adlandırılır. Pelvik enflamatuar hastalık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve daha önce geçirilmiş operasyonlar pelvik yapışıklıklara neden olabilen etkenlerdir. Ayrıca apandisit rüptürü, endometriozis gibi durumlar da pelvik yapışıklıklara yol açabilir. Pelvik yapışıklıklar yumurtlamayı takiben tüplerin yumurtayı yakalayıp, döllenmek üzere rahime doğru yönlendirilmesinin bozulmasına neden olarak infertiliteye yol açabilir. Hem açık hemde kapalı cerrahi yöntemlerle pelvik yapışıklıklar tekrar açılabilir. Ancak bu cerrahi yaklaşım bile tekrar pelvik yapışıklıklara yol açabileceği için hasta bazında durum değerlendirilmeli ve hastaya özgü koşullar ile birlikte operasyon kararı verilmeli veya hasta direkt olarak tüp bebek yöntemine yönlendirilebilmelidir. Açıklanamayan İnfertilite İnfertil çiftlerin yaklaşık %10'unda tüm testler normaldir. Çiftlerin birçoğu infertilite nedenini ortaya çıkarabilmek amacı ile bazı testlere maruz kalmaktadır. Ancak bilinen tüm araştırmalara rağmen kısırlığı oluşturan neden ortaya çıkarılamamış ise açıklanamayan infertiliteden bahsedilir. Açıklanamayan infertilite tedavisinde, sınırlı başarılarla aşılama ve ovulasyon indüksiyonu uygulanmaktadır. Aşılama tedavisi ile deneme başına elde edilen gebelik oranı %10-15 civarındadır. İlk 3-4 denemeden sonra başarı oranı dramatik olarak azalmaktadır. Bu nedenle daha fazla aşılama yapılması ,bazı özel durumlar dışında (çiftlerin istemi, kadın yaşının çok genç olması, kısa infertilite süresi), genellikle tercih edilmemektedir. Yaş Faktörü İnfertilite tedavisinin başarısı pek çok faktöre, özellikle de kadının yaşına göre değişmektedir. Normal koşullarda, korunmayan bir çift için evliliğinin birinci yılında gebe kalma şansı %80, ikinci yılda %10, üçüncü yılda %1,2 ve dördüncü yılda ise %0,6'dır. İlk adetin görülmesinden hemen sonraki yıllarda gebelik şansı yüksek değildir. Cinsel olgunluk yaşının başlamasına kadar geçen sürede genellikle adetler düzenli olarak meydana gelmez ve yumurtlama olmaması bu dönemde sıktır. Kadında 40 yaşından sonra da gebelik olasılığı ileri derecede azalır. 40 yaş ve üzeri olgularda adet düzeni çoğunlukla normal olduğu halde gebe kalma oranı %10'un altına düşer. Yumurtaların gelişmesi ve ovulasyon meydana gelse de, oluşan yumurtanın kolayca döllenebilmesi oldukça güçtür. Gebelik oluştuğunda anne yaşının ileri olması nedeni ile bebekte kromozom anomalilerinin ve düşük riskinin arttığı da göz önüne alınmalıdır.

  • Hormonal nedenler Beynin alt kısmında bulunan hipofiz bezi FSH ve LH hormonlarını salgılamaktadır. Bu hormonlar testislerden sperm üretimini ve erkeklik hormonu olan testosteronun salgılanmasını uyarır.Hormonlara ait bozukluklar ,testislerde sperm üretim bozukluğuna sebep olur. Genetik anormallikler Spermlerin yapısındaki bozukluklar; sperm sayısı ve hareketli sperm oranındaki yetersizlik Travma ve geçirilmiş bazı enfeksiyonlar ;epididim enfeksiyonları ve testis tutan kabakulak hastalığı gibi. Sperm kanallarındaki tıkanıklıklar; testislerde üretilen spermler epididim organından geçerek vas deferens olarak bilinen sperm taşıyıcı kanallar aracılığı ile penise taşınır. Üretilen sperm hücrelerinin, bu sistemdeki bir tıkanıklığa bağlı olarak ejakülata (meni) ulaşamaması söz konusu olabilir.Doğuştan vas deferens yokluğu,seksüel geçişli hastalıklar veya bazı enfeksiyonların neden olduğu tıkanıklıklar, sperm atılımını bozarak infertiliteye yol açabilir. Bu tıkanıklığın açılması bazı durumlarda infertiliteyi kalıcı olarak düzeltebilmekte, bazen de yardımcı üremeden yararlanılmaktadır. Tıkanıklığa bağlı azospermi hastalarına uygulanan TESA (Testiküler Sperm Aspirasyonu) yönteminde; lokal yolla, testise iğne ile giriliyor ve sperm elde edilir. Bu yöntemle sperm bulma olasılığı yüzde 100’e yakındır.. Retrograd ejakülasyon; meninin(semenin), penisten dışarı atılması yerine mesaneye akması durumuna retrograd ejakülasyon denir. Şeker hastalığı, geçirilmiş prostat ameliyatı gibi durumlar retrograd ejakülasyon gözlenmesine neden olabilmektedir. Bu problem bazı tıbbi tedaviler ile düzeltilebilmektedir. İdrar sperm için toksikdir.Bu nedenle doktorunuzun önereceği bazı hazırlıklardan sonra mesaneden spermlerin alınıp, üremeye yardımcı tedavi için kullanılması da sağlanabilmektedir. İnmemiş testis: Anne karnında bebek geliştikçe testisler kasık kanalından yerleşecekleri torbaya (skrotum) doğru hareket eder. Bu hareket tüm gebelik dönemince devam eder ve doğumdan kısa süre önce her iki testis torbaya yerleşir. Tek veya her iki testisin torbaya yerleşememesine inmemiş testis denir. Normal sperm üretimi için testislerin vücut sıcaklığından birkaç derece daha düşük ısıda bulunmaları gerekmektedir. Bu nedenle, cerrahi olarak düzeltilmiş olsa bile, inmemiş testis fertilite problemlerine yol açabilir. Varikosel: Testiste bulunan toplar damarların genişlemesi durumudur ve bazen infertiliteye neden olabilmektedir. Değerlendirilme sonucunda infertilite nedenin varikosel olduğu düşünülüyorsa küçük bir ameliyatla bu sorun düzeltilebilmektedir. Vazektomi: Ülkemizde çok yaygın olarak kullanılmamakla birlikte, doğum kontrolü amacıyla erkekte sperm kanallarının bağlanması durumudur. Cerrahi olarak düzeltilse bile menide (semende) sperm görülmeyebilir ve bu durumda normal yollarla üreme sağlanamayacaktır.Tüp bebek yöntemine başvurulmalıdır. Kanser: Kanser birçok yönden infertiliteye neden olabilmektedir. Uygulanan cerrahi tedaviler direkt olarak infertiliteye yol açabilir. Ayrıca tedavide kullanılan ilaçlar ve radyasyon da infertilite nedeni olabilmektedir. Yaş: Yaş ilerledikçe kadında olduğu gibi erkekte de bazı hormonal değişiklikler ve sperm üretiminde azalma olmaktadır. Ancak bu değişiklikler çoğunlukla infertiliteye neden olacak düzeyde değildir. Sigaranın ve yüksek düzeyde alkol kullanımının erkek üreme sağlığı üzerinde belirgin olumsuz etkisi vardır. Aşırı kilo ve anabolizan ilaç kullanımı da fertilizasyon(üreme potansiyeli) şansını azaltabilmektedir. Tek başına infertilite nedeni olarak suçlanmasa da, yüksek ısının testisler üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle erkekler için sıkı pantolonlar, testisi vücuda yakın tutan slipler ve aşırı sıcak banyolar önerilmemektedir.

  • Memede süt yapımını sağlayan prolaktin hormonudur..Prolaktin belirli düzeylerde kadın üreme organlarının gelişimi ve fonksiyonu için gereklidir. Bu hormon beyinden hipofiz bezinden üretilir ve memeden süt salınmasını uyarır. Aşırı prolaktin üretimi ile memeden normal olmayan zamanlarda da süt salınımı meydana gelir.Kadınlarda normal prolaktin düzeyleri genellikle 25 ng/ml nin altındadır.Prolaktin yüksek olması kadınların adet düzenlerinde azalma ya da adet görememeye (amenore),kemik erimesi,cinsel isteksizlik, sıcak basması,sinirliliğe neden olabilir. Bununla birlikte gebelik isteyip gebelikten korunma yöntemlerini kullanmadığı halde gebe kalamayabilir.Prolaktin hormonunun yüksekliğine yol açan durumları şöyle sıralayabiliriz: Stres Hamilelik ve emzirme dönemleri Polikistik over sendromu Hipofiz bezinin prolaktin salgılayıcı tümörler (mikroadenomlar ve makroadenomlar) Hipotalamusun dopamin salımını azaltan tümör ve zedelenmeleri Hipotiroidi, yükselen TRH hormonu yüksekliği Psikiyatride kullanılan ilaçların bir kısmı (antidepressanlar ve antipsikotikler) Farmakolojik ilaçlar (metpamid türevi antiemetikler- yani bulantı giderici ilaçlar) Böbrek yetmezliği ,karaciğer sirozu İdiopatik (sebebi tespit edilemeyen) nedenler

  • Obezite hem kadın hem erkek üreme sistemini olumsuz etkileyerek kısırlığa sebep olur.Fazla yağ östrojen dengesini bozup hormonal dengede düzensizlikler oluşturur ve yumurtlama konusunda sorunlara yol açar.. Metabolizma aşırı kilodan negatif etkileniir ve adet düzensizliklerine sebep olur.. Yumurtlama problemleriyle birlikte gebelik oldukça zor hale gelir. Birçok araştırmaya göre kadınlarda ortaya çıkan kısırlık problemlerinin neredeyse % 40’ ı yumurtlama ile alakalı bozukluklardan dolayı ortaya çıkmaktadır. % 40’ lık grubu ise aşırı kilolu kadınlar ve polikistik over sendromlu kadınlar oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalara göre %5 oranında kilo veren obez kadınların %60’ında adet düzensizliği probleminin ortadan kalktığı ve adetlerin tekrar düzene girdiği gözlemlenmiştir.

  • Kadınlarda beyin ve tiroid ile yumurtalık arasında, erkeklerde ise beyin ve tiroid ile testis arasında bir ilişki olduğu yönünde bilimsel bulgular vardır.. Bu ilişki bir noktasından bozulduğunda, örneğin tiroid hormon düzeyi arttığında veya azaldığında, kadınlarda yumurta üretimi, erkeklerde ise sperm üretimi bozulmaktadır. Tiroid hormon bozuklukları olan kadınlarda yumurtlama fonksiyonunu bozulur, adet düzensizleşir ve kısırlık oluşabilir. Hem tiroid hormon fazlalığında (zehirli guatr) hem de tiroid hormon yetmezliğinde kadınlarda doğurganlık bozulur. Ayrıca, tiroid hücrelerine karşı antikor (otoantikor) gelişmesi sonucu oluşan tiroid hastalıklarında gebe kalmada zorluk yaşanmakla birlikte abortus(düşük) riskinde artış söz konusudur.

  • Stres, kişinin kendisi için bir tehdit unsuru ya da zararlı olarak gördüğü herhangi bir durum olarak tanımlanmaktadır. Stres bir sorun olmasına rağmen kısırlığa sebep olduğuna dair kanıtlanmış bir durum söz konusu değildir. Ancak kronik stresin depresyona yol açtığından, bağışıklık sistemine zarar verdiğinden ve uyku problemleri yarattığından söz edebiliriz.Kadınların aşırı stres altında olması, hormonlarda değişikliklere sebep olarak yumurtlamanın gecikmesine veya hiç yumurtlanmamasına sebep olabilir. Stresli kadınlarda düşük şansının iki kat fazla olması dolaylı yoldan doğurganlığı etkilediğini göstermektedir. Kısırlık pek çok yönden çiftleri olumsuz etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok çiftin infertiliteyi yaşamlarının en önemli krizi olarak görürler ve bu süreçte stres, depresyon ve anksiyete yaşarlar.. Özellikle kadınlar için çocuk sahibi olmanın toplumsal statüsünün belirleyici olması, doğurganlık problemlerinden dolayı sosyal damgalama ile karşı karşıya kalması yüksek stres yaratan bir durumdur. İnfertilite dolayısıyla, hamilelik, loğusalık gibi anneliğe ilişkin duyguların yaşanamaması, doğuramama duygusu ve genetik devamlılığı sağlayamama gibi nedenler, yüksek düzeyde strese sebep olmaktadır.Ayrıca, infertilite tetkikleri, işlemler ve tedavi sürecindeki iğne ve ilaç kullanımı fiziksel, duygusal ve maddi olarak yoğun bir stres kaynağıdır. Strese tamamen engel olamayabiliriz fakat stresle baş etmeye çalışmak en hafif şekilde etkilenmeyi hedeflemek gerekmektedir.Burada doktor hasta ilişkisi çok önemlidir. Hastanın kendini iyi hissetmesi ve psikolojik olarak mutlu olması önemlidir. Stresi azaltma yolları; Eşlerin birbirine destek olması çok önemlidir, yalnız olmadıklarını hissetmeleri gerekir. Gerekiyorsa profesyonel destek alın. Sanatsal faliyetlere katılın. Kitaplardan, internetteki yayınlardan faydalanmaya çalışın. Egzersiz , akupunktur, meditasyon gibi yöntemler faydalı olabilir. Kafeinli içecek ya da uyarıcı maddelerden uzak durun. İnfertilite nedenleri, tedavileri hakkında araştırma yapın.

  • Üremede uterus temel organlardan biridir ve infertilite değerlendirmesinde özellikle üzerinde durulmalıdır.Tıbbi terminolojide uterus rahim, uterin ise "rahime ait" anlamına gelmektedir. Uterin anomali ise rahimde anatomik (yapısal) problemleri tarif etmektedir. Doğumsal uterin anomaliler (doğuştan gelen rahim anomalileri) nasıl oluşur? Embriyonik dönemde serviks ve uterus sağlı sollu yerleşmiş "müller kanalları"nın orta hatta birleşmesinden ve kaynaşmasından meydana gelir. İlk birleşmede iç duvarlar orta hatta ince bir "septum" (bölme) oluşturur. Kaynaşma ilerledikçe bu septum serviksten uterusa doğru (aşağıdan yukarı) incelerek kaybolur.Rahimdeki anomalilerin bir kısmı bu birleşmenin hiç olmaması ya da birleşme ve kaynaşmanın yetersiz olmasından kaynaklanan doğumsal anatomik bozukluklardır.Uterin anomaliler yani rahmin doğuştan gelen anatomik değişiklikler; çift rahim, çift serviks ya da çift vajina görülebilir. Daha nadir olarak, rahmin, vajinanın gelişmemesi (vajinal agenezi) söz konusu olabilir. "Rahimde perde" ne demektir? Bazı durumlarda rahim içinde veya vajinada bölmeler (perdeler) de görülebilir (ör; uterus didelfis, uterin septum, vajinal septum gibi). Rahim içindeki bu bölme veya perdeler tam veya kısmi olabileceği gibi enine veya boyuna da olabilir. Halk arasında rahim içinde yerleşen bu ara bölmelere "rahimde perde" adı verilmektedir. Rahimde perde olması diğer uterin anomaliler gibi düşük ve erken doğumlara neden olabilmektedir. Diğer doğumsal uterin anomalileri:Rahimin çift boynuzlu görünümü (uterus bikornis), tek boynuzlu şekli (uterus unikornis), rudimenter (gelişmemiş) boynuz görülebilir. Rahim problemleri ne gibi sorunlar oluşturabilir? Hamile kalamama (kısırlık, infertilite) Hamile kalıpta düşük yapma (abortus) Tekrarlayan gebelik kayıpları Erken doğum Amniyon suyunun erken gelmesi (EMR,erken membran rüptürü) Bebeğin doğumda baş ile değilde makat veya yan olarak gelmesi İntrauterin exitus (bebeğin rahim içinde ölümü) Tekrarlayan erken gebelik kayıpları yani düşükler

  • Karın bölgesi, enfeksiyon veya ameliyat sebebiyle hasar gördüğünde, yara dokusu iyileşmesi sonucu yapışıklıklar oluşabilir. Yapışıklıklar,karındaki organlar (rahim,tüp, yumurtalıkları veya bağırsak) ve/veya karın duvarı arasında oluşan dokulardır ve bulundukları yere göre, hamile kalmanızı güçleştirebilir.Özellikle tüplerde (tubalar) baskı ve tıkanıklık yapabilir.Tüpler rahim ile yumurtalıklar arasında bulunan ince kanallardır. Sperm rahimden geçerek tüplere gelir ve yumurtalıktan atılan yumurtayı tüplerde döller. Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması, fonksiyonunun bozuk olması, sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek kısırlığa sebep olur .Geçirilmiş cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, tüberküloz (TBC) bağlı yapışıklıklar da tüplere zarar verebilir. Yapışıklıkların teşhis ve tedavisinde ameliyat gerekebilir veya tüp bebek yöntemine yönlendirilir.

  • Her ay tek bir tane üretilen yumurta hücresinin tersine, erkeğe ait üreme hücresi olan sperm sayısı milyonlarcadır. Erkek üreme organlarında bir spermin yapılış süreci yaklaşık 75 gündür. Bu süre sonunda olgun hale gelen spermler semen içinde dış ortama atılır.Spermiogram sperm sayısını, şeklini, hareketini değerlendirmeye yönelik bir testtir.Ayrıca verilen semen örneğinin miktarı, pH’sı, rengi, lökosit varlığı, fruktoz miktarı, likefaksiyonu gibi özellikleri değerler incelenir.1-2 ay ara ile yapılmış en az 2 farklı sperm örneği incelenmelidir. Sperm tahlili verirken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar – En ideali 3-5 günlük bir cinsel perhiz sonrası sperm vermektir. Perhiz süresinin daha uzun tutulması sperm sayısının aldatıcı şekilde artmasına ve hareketlerinin azalmasına neden olabilir. Perhiz süresinin 3 günden kısa tutulması da sperm sayısının azalmasına ve hareketli sperm oranının artmasına neden olarak aldatıcı olabilir. Bu nedenle sperm tahlili vermeden önceki 3-5 gün herhangi nedenle boşalmamış olmanız gerekir. – Sperm örneğini vermeden önce idrarın tamamen tuvalete yapılması gerekir. – Sperm örneği vermeden önce eller sabunlu su ile yıkanmalı ve bol su ile durulanmalı ve sonra kurulanmaldır. – Sperm örneği masturbasyon yöntemi ile verilmelidir. Bu işlem sırasında hiçbir kayganlaştırıcı madde (sabun, tükrük, yağ, vazelin v.b) veya prezervatif kullanılmamalıdır. – Sperm örneğinin verileceği kaplar sterildir. Kabın ve kapağın iç kısmına dokunulmamalıdır. – Penisten gelen menilerin tamamının kabın içine verilmesi gerekir. Eğer yanlışlıkla dışarıya akar ise görevlilere bildirilmelidir. – Sperm örneği en fazla yarım saat içerisinde oda ısısında veya vücut ısısında güneş ışığı görmeyecek şekilde laboratuara ulaştırılmalıdır. NORMAL SPERM ANALİZİ DEĞERLERİ Semen Analizi Parametresi Kabul Edilen Alt Limi Volüm > 1.5 ml Konsantrasyon > 15 milyon / ml Toplam Hücre > 39 milyon Motilite (Hareketlilik) - % 45 Morfoloji (Normal Şekil) - % 4 pH 7.2 - 8 Canlılık - % 75 Beyaz Kan Hücreleri ml'de 1 milyondan az Sperm Analizi ile ilgili Terimler: Normospermi: Sperm sayısı, hareketliliği ve şeklinin normal olması. Oligospermi: Sperm sayısının az olması. Astenospermi: Sperm hücrelerini hareket azlığı. Teratospermi: Normal morfolojili sperm hücresi oranın düşüklüğü. Oligoastenoteratospermi: Sperm sayı, hareketlilik ve şeklinde problem olması. Azospermi: Ejakülatta (semende) hiç sperm hücresi olmaması. Aspermi : Ejakulatın (semenin) hiç gelmemesidir. Polispermi: Sperm sayısı 250 milyon”dan fazladır. Hipospermi: Meni hacmi normalden azdır. Hiperspermi: Meni hacmi normalden fazladır

İLETİŞİM BİLGİLERİ

Telefon

+905510451015

Loading
Your message has been sent. Thank you!